26 Ekim 2016 Çarşamba

Ufak Tefek Ama Büyük Şeyler...

     Merhaba...
  Annelik tüm gün mesaili bir iş... Gecesi gündüzü karışık... Kuralı,kaidesi, kitabı yok. 24 saat içinde tüm ruh hallerine girilebilen, bol gözyaşlı bol kahkahalı bir iş...Hele bir de ilk gebelikse!
  Her kafadan bir ses... Dinlesen olmaz, dinlemesen kulak bu illa takılır. Bebek uyumaz, zırıl zırıl ağlar, emdi emmedi telaşı, besleyemedim korkusu hep bu dış seslerle birleşir ve en katmerlisinden bir stres olarak zaten eli ayağına dolanan anneye derin bir bunaltı yaşatır. Doğumdan sonraki 2-3. günler, 11-12. günler ve muhtemelen 21. güne gelen dönemeçlerde (bkz: Taze Anneler Dikkat) miniğin de avazı çıktığı kadar bağırmasıyla anne için işler iyice sarpa sarabilir.
  Şimdi naçizane , kendi tecrübelerime dayanarak, bir daha doğurursam bunları kesinlikle yapacağımdan başlamak istiyorum. Ben yapmadım, keşke yapsaymışım. Yazdıklarıma itimat edip, yapmadıklarımı yapabilirseniz, umarım faydasını görürsünüz.

 _________*Bebeği Hafif Sararak Kundaklamak: Anne karnında 9 ay boyunca sımsıkı duran bebeğin vücut kasları , doğduktan sonra gevşese de uzun bir süre o tonusa yakın bir kasılmayla durur. Cenin pozisyonu dediğimiz pozisyon bebeğin kendini daha rahat ve anne karnındaymış gibi hissetmesine sebep olduğu için bebek kendini hem daha rahat hisseder huzurlu olur hem de olası bir gaz sancısına baştan önlem almış olabilirsiniz...

Kalça gelişimine de kötü etki etmemek için kolları saran fakat bacakları hafif açık bırakan bir kundaklama biçimi tercih edilmeli. Bebeklerin hemen hemen hepsinde uyku içinde ani irkme hareketleri vardır. Bu doğal bir şeydir ve tıbbi adı 'MORO REFLEKSİ'dir. Bu irkilme hareketlerinin bizi endişelendirecek bir yanı olmamakla birlikte bebek bu irkilmelerle istemsiz olarak kolunu elini vücudunun başka yerlerine vurabilir.Özellikle yüzüne vurduğunda da uyanması kaçınılmazdır. Kollarını ve vücudunu çok sıkı olmadan saracak bir kundakla bu irkilme halinde kendine vurmasını ve uyanmasını da engellemiş olursunuz. Yani, bebeğinizi ince bir tülbentle sarmak onun özgür gelişimini kösteklemezsiniz, büyüklerinizi dinleyin benim gibi yapmayın ve bebeğinizi hafifçe kundaklayınız. :)
 



Bu da cenin pozisyonlu Melishka :)




__________* Emzik: Ah o ne hayat kurtarıcıymış da ben nasıl faydalanamamışım... Gerek benimle yakın zamanlı doğum yapan arkadaşlarımın , akrabalarımın çocuklarından, gerekse sağda solda gördüğüm emzikli bebeklerden anladım ki emzik gerçekten hayat kurtarıcıymış. Doğumdan önce çok katı kuralları olan tabiri caizse kitap gibi annelik yapacağını zanneden bir kara cahildim. Ve dolayısıyla emzik konusuna hiç de sıcak bakmıyordum. Çünkü kitaplarda emzik için hiç de güzel şeyler yazmıyordu, bebek emziğe sarılıp anne memesinden soğuyabilirdi çünkü veya emzik bebeğin damak yapısını bozan kötü bir şeydi ya da emzik bebeğin psikolojik olarak da bağlandığı ve büyüyüp bebeklikten çıktığında dahi bırakamayacağı , bırakması için bin bir zahmetlerin çekileceği bir objeydi. Kitabi engin bilgilerimle kaaaç senelik anne olan annem ve kayınvalidemi dinlemeyerek vermedim o emziği bebeğime, halbuki ilk doğduğu gün verilebilirdi.O emzik öyle bir işe yarıyor ki, kolik sancısına bile faydası var. Nasıl mı? Karnı ağrıdıkça emmek isteyen bebek ancak anne memesine sarılınca rahatlar. Bu karnı aç olduğu için olabilir evet ama çoğunlukla açlıktan değil rahatlamak içindir. Ve o ceviz kadar midesinde daha henüz sindiremediği anne sütü dururken ve onun ağrısıyla boğuşurken bir daha emen bebek tam bir kısır döngünün içine girer ve sonuç devamlı koliktir. Fakat bu durumda emzik emme refleksini tatmin ettiği için hem bebeğe güven verir hem de fizyolojik olarak sindirim sürecinin süresini normal olarak tamamlamasını sağlar. İdeal olan 2 saatte bir beslenme döngüsüne yardımcı olur.(sindirim sürecinin normali 2 saat der uzmanlar)  Sonra milyon pişmanlıkla vermeyi denedim ama bu sefer de Melinda Hanım reddetti. Ve sonuç, bugün Melinda 2,5 yaşında Allah'a şükür ama bugüne kadar her ağladığında (sebepli sebepsiz) türlü türlü şeyler uydurmak zorunda kaldım. Ki emzik bu durumlarda kurtarıcıydı. Ya da hala daha uykuya dalmak için biberon kullanıyor ki emzik burada da kurtarıcıydı. Hala biberon beslenmesiyle uyuduğu için tuvalet eğitimi uzayacak vs vs... Özetle; emzik hayat kurtarır, veriniz :)

__________*Uykuya Hazırlanan Bebeğin Gözünü Kapamak: Yine özgür ruhlu anne olan benim özgür gelişen bebek ütopim nedeniyle yapmadığım ama faydası saymakla bitmeyeceği bir yöntem.Öyle ki yüzlerine tülbent değer değmez uyku moduna giren bebekler gördüm! Hem karanlık algısı uyuma işini nasıl yapacağını bilmeyen bebek için (uyumak için gözlerini kapamaları gerektiğini sonradan öğreniyorlar :) )otomatik olarak uyku çağrışımı yapıyor. Hem de bebekte gece gündüz algısının oluşmasını sağlıyor. Yani bence yine büyüklerinizi dinleyiniz ve bebeğin burnuna gelmeyecek şekilde (maazallah kontrollü olun) o tülbenti bebeğinin gözüne örtünüz. :)

                                         https://www.youtube.com/watch?v=m7Qm0F2iIUc
Bu videoyu izleyince benim ağzım bir karış açıldı ve bayaa bir müddet öyle kaldı. Bir bakmazını istedim...
__________*İlk 40 Gün Kural Kaide Yok: Gerçekten öyle ilk 40 gün kitabi bilgilerden ve okuduklarınızdan uzak durun.Uykudur, beslenmedir vs yöntemlerini bir kenara koyun. Tabiri caizse anam babam tarzı bir anne olun, çünkü miniğiniz için herşey daha çok yeni ve bildiği tek şey sizin kokunuzla sesiniz. Mümkünse ilk 40 gün koynunuzdan ayırmayın, koklayın, sarılın, beraber uyuyun (tabi ki de çok dikkatli bir şekilde) Bunun hem daha lohusa olan ve doğum yorgunluğundan çıkamamış olan size hem de doğma travmasından kurtulamamış bebeğinize çok faydası olacak. Annem derdi, dinlemedim, lütfen siz dinleyin (bu arada annem öğretmen emeklisidir) 'lohusanın 40 gün mezarı açıktır' dermiş büyükler ve 'lohusa teri bütün hastalıkları atar' diye de eklerlermiş. Amansız sırt , kol ve bel ağrılarıyla mücadelemde bugün, o 40 günün bari 10 günü yatsaymışım diye çok hayıflanıyorum. Herkes aynı koşullarda değil tabi, ama fırsatınız varsa yatın ve ilk 40 gün kural kaide dinlemeyin sonra zaten herşey değişiyor... :)

___________*Gece Beslenmesi: Şimdi bu yazdıklarım herkese uymayabilir ama benim gibi 2740 g yani minnacık bir bebek doğuran anne hele de yeni doğan sarılığından deli gibi korkuyorsa, gece 2 saate bir alarmını kurar ve uyuyan bebeğini uyandırıp emzirmeye çalışır. Evet bu doğru , çünkü o minik o kadar her şeyden habersiz ki düşen kan şekerini bile anlamaz, yeterince beslemezse de sarılık olabilir. Bebeğim 2720 g doğdu, 5. gün tartıldığında 2680 g idi! Neden? Çünkü psikopatça uyuyan bebeği türlü nanelerle uyandırıp emzirdim. Zorla! Evet gayet iyi yapmışım ama durmadım. Sarılık tehditi geçtikten sonra bile ben hala her 2 saate bir alarm kuruyordum! Sonra ne mi oldu? 1 ay boyunca annesi tarafından hunharca uyandırılan Melinda bunu alışkanlık haline getirdi ve emme işi bitene kadar yani 22 ayına kadar geceleri max. 3 saat aralıksız uyudu. 2 aylıktan beri kendi odasında yatan Melinda'nın gece beslenmeleri 22 ay boyunca benim bir zombiye dönmeme sebep oldu :) Öyle ki deliksiz 3 saat uykum olmadı. Hatta bazen sadece gazını çıkartmam için bile uykusunda mızırdanıp meme istiyor, doğru dürüst emmeden meme alıyor ve gazını çıkarana kadar (popodan :) ) bekliyordu. Doğru olan bebeğin kan şekerinin düşmesine izin vermemek , yanlış olansa bu işi abartmak benim gibi ve bebeğin buna alışmasına çanak tutmak. Evet ilk 10-12 gün tehlikeli ve bebeğinizi besleyin belki 2 saat değil ama 3-3,5 saate bir emzirin. Fakat tehlikeli dönemi atlattıktan sonra abartmayın. Bırakın uyusun, çünkü uyanmaya alışıyorlar. Hatta uzmanlar, 6 aydan sonra gece beslenmesini kesin diyorlar (aralıksız 8 saat uyuyabilmeliymiş bebek) Çünkü beslenme kadar uyku da lazım bebeğe. Özellikle büyüme hormonlarının saat 22:00 dan sonra aktif bir şekilde salındığı ve işini iyi yapabilmek için hafif kan şekeri düşük bir bünyeye ihtiyacı olduğunu düşünecek olursak (bilimsel gerçek) gece beslenme işini abartmamaya çalışın. Çünkü bebek gerçekten 'uyuyup da büyüyor' anne de uyudukça daha verimli bir anne oluyor..

             Aklıma ilk etapta gelen bunlar... Herkes kendi bebeği için en iyi anne ve o annelik içgüdüsü en iyiyi yapmamıza aracı... Fakat annenin kendisini de birazcık düşünmesi ve hayatını kolaylaştıracak şeyler yapabilme özgülüğüne sahip olması lazım. Zira annelik zor iş ve en mutlu bebekler , mutlu anneleri olan bebekler... Unutmayalım, büyüklerimizin yöntemlerini dinleyelim :)

             Sağlıcakla kalın...........................................................................................................................